03.11.2015
Tükeniyor denilirken yeniden tek başına iktidar
olmayı başaran Ak Parti, seçmenden aldığı bu avansı çok iyi kullanmak zorunda. Bunun
için seçmeni yayına çektiği vaatlerini aksatmadan, geciktirmeden ve kapsamını
daraltıp içini boşaltmadan yerine getirmek durumunda.
Vaatlerin önemli bir kısmını seçim sonrasında
Davutoğlu’nun yaptığı “balkon konuşmasının içeriği”
oluşturuyor. Dünkü (2 Kasım 2015) yazıda buna değinmiştim. Vaatlerin diğer
önemli bölümünü ise “seçim öncesi verilen vaatler” teşkil ediyor. Şimdi bunlardan
bazılaranı hatırlayalım.
Emeklilere söz verilen “aylık 100 TL ek destek”,
Kasım maaşlarına eklenerek hemen verilmeli. Yine, “esnafın emekli aylıklarından
kesilen sosyal güvenlik primi kesintisi”, Kasıy itibariyle söz
verildiği üzere tamamen kaldırılmalı. “Esnaftan yıllık 8 bin liraya kadar verginin
alınmaması” sözü için vergi dairelerine talimat gönderilmeli.
“Asgari ücret”, Kasım itibariyle söz verildiği gibi 1300 TL’ye çıkarılmalı.
“Taşeron
işçilerin kamuda istihdam edilmesi” için gereken çalışmalara hemen
başlanmalı.
“Çiftçilere verilen sözler”in yerine getirilmesi için ön çalışmalar başlatılmalı. Bu
kapsamda, “yemde ve gübrede KDV’nin kaldırıldığı” ilan edilmeli; “genç
çiftçilere, proje karşılığı 30 bin TL karşılıksız hibe” ve “sera
modernizasyonu için faizsiz kredi” çalışmaları derhal başlatılmalı.
Gençlere verilen “seçilme yaşı 18’e indirileceği”
sözü için düğmeye basılmalı. Yine, “kendi işini kurmak isteyen gençlere proje
karşılığı 50 bin TL’ye kadar proje karşılıksız maddi destek” verilmesi
sözünü tutmak için çalışmalara başlanmalı. Bu kapsamda gençlere verilen “sınırsız
ve ücretsiz internet erişimi” sözü hemen tutulmalı; “100
bin TL’ye kadar faizsiz kredi ve yeni iş kuran gençlere üç yıl boyunca gelir
vergisi muafiyeti” sözlerinin yerine getirilmesi için ise ön çalışma başlatılmalı.
Hemen yapılacaklar arasında, “Genç-Des: Gençlere Destek Projesi”ne
hayat vermek için çalışmalara başlanması, “gençlerde evliliğin teşviki için çeyiz
hesabı projesi”nin ise hemen başlatılması lazım.
“Doğu’ya ve Güneydoğu’ya huzuru getireceğiz” söylemi kapsamında verilen “200 bin kişiye istihdam sağlanması”
sözü için ilk adımlar atılmalı. “Engelli Yaşam Merkezleri” projesinin
gerçekleştirilmesi için de çalışmalara başlanmalı.
Çok önemli olan “tüm okullara tam gün eğitime
geçilmesi” vaadinin gerçekleştirilmesi için, okul ve derslik sayısının
artırılmasına yönelik çalışmalar derhal başlatımlmalı. Kurulması sözü verilen “Öğretmen
Akademisi” için ise, öğretmenlerin meslek içi eğitimlerinin ve
gelişmelerinin sürekliliğini sağlaması amacıyla çalışmalara hemen başlanmalı, buna
ilişkin gerekli talimat verilmeli. “Meslek eğitiminin yeniden yapılandırılması”na
yönelik çalışmalar ile “eğitim ve sınav sistemlerine ilişkin
olarak, öğrencilerin kaderinin tek sınava bırakılmaması” sözleri için
çalışmalar derhal başlanmalı. Yine, söz verildiği üzere, “öğrenci bursları artırılmalı.”
Sağlık alanında verilen, “sağlık çalışanlarının özlük
hakları konusunda yeni düzenleme” yapılması ve “hastanelerin nitelikli yatak
oranının yüzde 90’ın üzerine çıkarılması” sözünün yerine getirilmesi
için de kollar sıvanmalı. Özellikle de, “yurt genelinde 56 bin yatak kapasiteli
şehir hastanelerinin kurulması” sözü için derhal harekete geçilmeli. Hele
şu “milli
aşı projesi” ise geciktirilmemeli ve artık Türkiye, kendi aşısını üretmeli.
“Özgürlük, eşitlik, adalet” üzerine kurulacağı sözü verilen “yeni anayasa” için
kollar sıvanmalı ve bunun için “toplumun tüm kesimlerinden teklif
hazırlamalarına dair resmi istek”te bulunulmalı. Anayasa yapılırken, kesinlikle
“toplumun
inanç, kimlik ve kişilik değerleri”nin dikkate alınacağı ve en önemli
kriterin bu olacağı deklare edilmeli. Bu kapsamda, söz verilen “Türkiye
insan hakları kurumu ve kamu denetçiliği kurumunun daha da etkin kılınacağı”
sözü de tutulmalı.
Söz verildiği üzere “özgürlük-güvenlik dengesi”nin
korunması için, eski defterlerdeki bazı sayfalar kapatılarak yeni sayfalar
açılmalı. Söz verilen “milli birlik ve kardeşlik projesi”nin
ancak bu şekilde korunacağı unutulmamalı.
“Başkanlık Sistemi” ise net biçimde tanımlanmalı, bütün teferruatıyla topluma
izah edilmeli. Başkanlık olacaksa, öyle “Mesika tipi” falan değil, “ABD
tipi” başkanlık sistemi konuşulmalı. “Siyasi partiler kanunu değişecek”
sözü için hemen hareket geçilmeli. “Siyasete katılımı teşvik edecek yeni bir
siyasi partiler yasası” yapılırken, bunun “Laik-Kemalist ideolojinin
boyunduruğu”nda olmaması sağlanmalı. “Siyasi etik kanunu”nun
çıkarılması ise asla ihmal edilmemeli.
Çok önemli sözler arasında yer alan “kamuda
ihale yasasının yeniden düzenlenmesi” sözü için çalışmalara hemen
başlanmalı ve bunun içeriği ve niteliği için gerek diğer siyasi partilerle,
gerekse sivil toplum kuruluşları ve kanaat önderleriyle temasa geçilmeli. Kamudaki
“taşıt
saltanatı”na son verecek bir “kamu taşıtları kanunu” ise söz
verildiği üzere hemen çıkarılmalı.
Yargı reformuna dair verilen sözelerin tutulması
için gereken adımların ivedilikle atılması da çok önemli. Bu kapsamda, söz
verilen “yargıda hızlılık, etkinlik, hesap verilebilirlik, şeffaflık sağlanacağı”
sözü ile “yüksek yargıda birlik sağlanıp içtihat düzeyinde dağınıklığın
giderileceği” sözü mutlaka ve hemen tutulmalı.
Ancak verilen sözlerden ikisine dikkat edilmeli. Bunlardan
biri “HSYK’nın
yapısının yeniden düzenleneceği” sözü, ki bu, “HSYK iktidar partisinin veya
belli bir klikin kontrolüne girip militanlığını yapmayacak şekilde” yapılmalı.
Yine “yüksek
mahkemeler üzerinde TBMM’nin etkinliğinin arttırılması” sözü de, “yargıya
yasama müdahalesi olmayacak şekilde” gerçekleştirilmeli. “Mahkemenin
kadıya mülk kalmaması” için, “yüksek mahkemelerde üyeliğin ömür boyu
kazanılmış hak olmaktan çıkarıp, makul sürelerle sınırlanması” sözünün
tutulması da ivedilikle gerçekleştirilmeli.
Bu arada, enerji ve endüstri porojelerine dair
verilen sözlerin de tutulması lazım.
Bütün bu sözlerin tutulmasında en önemli husus şu:
Verilen
sözlerin tutulacağının somut bir şekilde gösterilmesi, bunun için de ya hemen
yürürlüğe konulması, ya da gerçekleştirilmesi için hemen çalışmalara başlanması
lazım. Zamana bırakma, şartlara göre değişikliğe gitme türünden yöntemlere
kesinlikle tevessül edilmemeli.
Ak Parti’nin, bazı vaatlerinin dikkatli ve “toplumsal
bütünlüğün hassasiyetlerini gözetecek şekilde” tutulması çok önemli.
Mesela, “Avrupa yerel yönetimler şartı çerçevesinde, merkezle yerel yönetim
ilişkisini yeniden düzenlenecek” sözü, belli bölgelerin özerkliğine,
ayrışmasına kapı aralayacak nitelikleri taşımamalı. Yine, “kamu yönetimi reform gücü
oluşturulacak” sözü yerine getirilirken, yeni kamu yönetiminin “otoriter
değil özgürlükçü” bir yapıda olması hususunda çok titiz davranılmalı.
Dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardan
biri de, “hiçbir paralel yapıya kesinlikle izin verilmeyecek” sözü.
Burada “Devlet aygıtının kutsallaştırılması” gibi, devleti Hükümet yönettiğine
göre, “Hükümetin dokunulmazlaştırılması”, ilaveten “devlette
ve rejimde dönüşümü sağlayacak çalışmalara izin verilmemesi” gibi bir
vahamete yol açılmaması lazım.
Verilen bütün sözler yerine getirilmeli; ancak
burada esas dikkat edilmesi gereken şu olmalı: Devlet kutsal değildir. Toplum
devletin malı değildir. Toplum devlete değil, devlet topluma tâbîdir ve devlet
toplumun malıdır. Toplum, malı olan devleti istediği gibi kullanabilmelidir.
Ak Parti, işte bu esas kritere dikkat ederek
vaatlerini tutmalı. Tutmazsa, verilen son avansı da heba etmiş olur. Yazık
olur!
Giriş
Tarihi: 03.11.2015 (2535)
|