14.11.2015
Bu zamana kadar “terör” ve “terörizm” konusunda pek
çok tanımlama yapılmıştır. Bunlar hakkında özet mahiyette örnekler vererek, bir
anlamda da “tanımlama sorunu”na dikkat çekmek gerekir. TERÖR TANIMLARI: — Gerekçesi ne olursa olsun, başta insanların
yaşama hakkı olmak üzere, temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasına yönelik
eylemler. — Devlete karşı çıkma. — Devlete yönelik cebir ve şiddet ya da cebir ve
şiddetin kullanılacağına ilişkin güncel tehdit içeren fiiller. — Her türlü şiddet hareketlerini içeren örgütlü ve
kuralsız şiddet hareketleri. — Toplumda genel bir korku, dehşet, umutsuzluk ortamını
meydana getiren cebir ve şiddet eylemi. — Yılgı, tedhiş; şaşırtma, ürkütme, yıldırma. (Türk
Hukukunda Terör) — Bir siyasi maksadı elde etmeye yönelik olarak,
halkta veya halkın belli bir kesiminde korku ve dehşet oluşturmak için başvurulan
vasıta; yani cebir ve şiddet, cebir ve şiddetin kullanılacağına ilişkin güncel
tehdit. — Nihai olarak ulaşılmak istenen amaç açısından bir
araç, bir hareket tarzı, bir strateji; bir doktrin değil eylem tarzı. Bir nevi
strateji, amaca götürmek üzere kullanılan bir tür araç. — Yıldırma, cana kıyma ve malı yakıp yıkma,
korkutma, tedhiş. (Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğü) — Dehşet; korkunç şey; dehşet saçan şey veya kimse.
(Redhouse Sözlüğü) — Yıldırma hareketidir, psikolojik savaşın etkileme
sanatı, toplumlara yön vermede önemli bir silah. — Korku ve endişe ile dehşet ve genel bir huzursuzluk
hali oluşturacak nitelikte fiil ve hareketlerin işlenmesi. (Tahir Taner) — Kaçırmadan cinayete kadar uzanan ve amacı
sindirme olan şiddet eylemleri. (Doğu Ergil) — İnsanları yıldırmak, sindirmek yoluyla onlara
belli düşünce ve davranışları benimsetmek için zor kullanma ya da tehdit etme
eylemi. (Mevlüt Bozdemir) — Şiddetin, sosyal, ulusal, ırki, dinsel, fesat
çıkarıcı ve benzer diğer maksatlarla ve sosyal sınıflar arasında çatışma,savaş
tahrik etmek üzere planlı ve hukuk dışı olarak kullanılması. Bir doktrin
değildir, eylem tarzı. Bir nevi strateji, amaca götürmek üzere kullanılan bir
tür araç. (Sulhi Dönmezer) — Başlıca amacı siyasal iktidarı ele geçirmek
isteyen güçlerin onu yıpratmak ve bu arada, sindirdikleri yığınları da sahipsiz
kaldıkları inancına yöneltmek için, şiddet eylemlerinden yararlanmak. )Ruşen Keleş
ve Artun Ünsal) — Örgütleşmiş küçük bir grubun şiddet yoluyla
belirli bir hedefe ulaşmak için başvurduğu bir yöntem. (Türkkaya Ataöv) — Tedhiş, toplumda belirli bir iktidara ya da
siyasal amaca, baskı, korku, yılgınlık oluşturarak erişmek için, sürekli şiddet
hareketlerinin kullanılması. (Köksal Bayraktar) — İnsan hak ve özgürlükleri ve masum insanların
yaşamlarını tehlike içine koyan veya yok eden cebir ve şiddet hareketleri. Buna
göre; cebir ve şiddetsiz bir terör eylemi olamaz; terör eylemlerinde cebir ve
şiddetin yanında kişilerin yaşamlarına yönelik cebir ve şiddetin yapılacağına
ilişkin tehdit de bu kapsama girer; cebir ve şiddet ya da cebir ve şiddetin
yapılacağına ilişkin tehdit, insan hak ve özgürlükleri ve masum insanların
yaşamlarına yöneliktir. (Birleşmiş Milletler Genel Kurulun 18 Aralık 1972
tarihinde ve 3034 (XXVII) Sayılı Kararı) — Cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma,
yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen
Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni
değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk
Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini
zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok
etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak
amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü
suç teşkil eden eylemlerdir. (Türk Hukuku; 3713 Sayılı Terörle Mücadele
Kanunu’nun 1. Maddesi 1. Fıkrası) —Korkudan titreme, korkudan titremeye sebep olma. (Lâtince) — Bir toplumda bir grubun halkın direnişini kırmak
için oluşturduğu ortak korku. (Fransızca Petit Robert Sözlüğü) — Şiddet, siyasal şiddet, anarşi. (Literatür) — Tedhişçilik, yıldırıcılık, anarşi. (Türkçe) — Sosyal veya siyasal amaçları elde etmek için
aşırı ölçülere varan şiddet kullanma veya şiddet tehdidi. (W.T. Mallison ve
S.V. Mallison) — Normal sayılmayacak metotlarla siyasal davranışları
etkilemeyi amaçlayan sembolik hareketler. (Thomas P. Thornton) — Toplumun mevcut düzenine karşı olup bunu kısmen veya
tamamen değiştirerek savunulan herhangi bir başka görüşe uygun düzeni kurmak
isteyen; bu istekle kişilerde korku, panik ve ümitsizlik duyguları oluşturarak
devlete ve sağladığı düzene olan güveni sarsmayı, böylece sosyal disiplini
bozmayı, giderek toplumun tüm tepki gösterici güçlerini felce uğratmayı amaçlayan;
bunun için, kullandığı amacın niteliği gereği ’siyasî şiddet’ olarak kabul edilen
şiddeti canlı ve cansız her şeye karşı, ayrıca şiddet tehdidi şeklinde de
kullanan kişi veya toplulukların eylemleri. (Şükrü Alpaslan) — Bir yandan dönemin anarşist teröristlerini takdir
eder, kahraman olarak görürlerken diğer yandan da bireysel terörle kitleleri
isyana teşvik etmenin, kitle desteğinden mahrum bulunduğu için kaçınılmaz
olarak başarısızlığa mahkûm olduğunu öne sürmüşlerdir. Marx ve Engels bireysel
teröre karşı olduklarını belirtmelerine rağmen kitlelerin iktidarı tek başına
ele geçiremeyeceğini, yardıma ve önderliğe ihtiyacı bulunduğunu sezmekteydiler.
Kitleleri harekete geçirecek büyük bir ittifak gerekliydi ve bunu iç harbin mi,
sabotajın mı, yoksa geniş bir terör kampanyasının mı gerçekleştireceği ikinci
derecede önemli bir sorundu. Marx ve Engels’in ilk yazılarında şiddeti tavsiye
eden ve devrimi gerçekleştirmek için şiddetin şart olduğunu öne süren sözler
vardır. Marx, kafasındaki toplum şemasının gerçekleşmesi için şiddetli isyandan
başka bir beklentisi olmadığı yolunda sözler söylemiştir. (Marx ve Engels) — Mevcut düzeni yıkmak ve siyasal iktidarı elde
etmek için kullandığı yöntemler arasında terör de vardı. Sosyal Devrimciler
tarafından gerçekleştirilen suikastlar ve şiddet eylemleri temelden yoksun
bireysel terör hareketleri cinsindendi. Buna karşılık Bolşevikler tarafından
gerçekleştirilen eylemler “halk adına”, “halkla birlikte” yapılmaktaydı. Lenin
şöyle der: “Eğer kitleler kendiliğinden ayağa kalkmazsa, hiçbir şey
başaramayız. Spekülatörlere karşı terör uygulamadığımız -hemen oracıkta kafalarına
bir kurşun sıkmadığımız- sürece, hiçbir yere varamayız.” “Biz, ilke olarak,
terörü asla reddetmedik ve reddedemeyiz. Terör, savaşın belli bir anında,
birliklerin belirli bir durumunda ve belirli koşullarda uygun ve hatta esas
olabilecek askeri eylem biçimlerinden birisidir. Ama önemli olan nokta, bugün
terör, savaş alanındaki ordu için bir harekat olarak değil, tüm mücadele
sistemiyle bütünleşmiş ve onunla sıkı sıkıya bağlı bir harekat olarak değil,
hiç bir orduyla bağlantısı olmayan ara sıra yapılan bir saldırının bağımsız bir
biçimi olarak önerilmektedir.” “Devrimci sınıflar, direnmeye kalkışan varlıklı
sınıflarla mücadeleye giriştikleri zaman, o direnci kırmak zorundadırlar.Ve biz
varlıkların direncini onların proleteryayı ezdikleri araçlarla ezeceğiz.” (Lenin) — “Bağrında yeni bir toplum yatan bütün eski
toplumların ebesi şiddettir.” (F. Engels) — Ezilenlerin terörize edilmiş olmaları hiçbir
aşağılayıcı unsur taşımaz; yemek ve yaşamak için sattıkları hiçbir utanç çağrıştırmaz.
” (Russel Jacoby) — “Ellerini sınıf düşmanlarının kanına batırmamış
olanların komünist olarak adlandırılması çok zordur.” (Çaru Mazumdar) — “Terör zılgıt bir silahtır. O silahı kullanmak
önceden iyidir veya kötüdür diye ezbere hükümlere bağlanamaz. Her silah gibi,
terör de mutlak ve soyut kanaatlere göre işlemez; somut duruma göre değer ve
ölçü kazanır. ” “Terörü kaçınılmaz bir prensip olarak red ve inkar etmemek, onu
gelişigüzel uygulamak anlamına gelmez. Her tedbir gibi terörün de bir takım
şartları ve yöntemleri vardır.” (Hikmet Kıvılcımlı) — “Devrim ne bir gala yemeğidir, ne bir edebiyat
yapıtı, ne bir resim, ne de bir nakıştır; hoşlukla, incelikle, rahatlıkla, yumuşaklıkla,
sevimlilikle, kibarlıkla, çekingenlikle ve yüce gönüllülükle
gerçekleştirilemez. Devrim bir başkaldırıdır, bir sınıfın bir sınıfı alaşağı
ettiği bir şiddet eylemidir. Açıkça söylemek gerekirse her kırsal bölgede kısa
bir terör döneminin olması gerekir. Bir şeyi düzeltmek için ters yönde eğmek
gerekir; aksi taktirde doğrultmak mümkün olmaz onu.” (Mao) — “Latin Amerika ülkelerinden birinde, silahlı
mücadele verilmeden iktidarı ele geçirmenin mümkün olup olmadığını kendi
kendine soran bazı kişiler var. Ve elbette teorik olarak, hipotez olarak,
kıtanın büyük bir bölümü kurtulunca , bir devrim bu koşullar altında
muhalefetle karşılaşmadan başarıya ulaşırsa, bunda şaşılacak birşey olamaz
&ama bu bir istisnadır. Kısaca, bu, devrimin herhangi bir ülkede mücadele
verilmeden, başarıya ulaşacağı demek değildir. Özgül koşulları olan bir ülkede
devrimcilerin kanı dökülmeyebilir, ama onların kazanacağı zafer, ancak tüm kıta
devrimcilerinin çabaları, verdikleri kurbanlar ve akıttıkları kan sayesinde
mümkün olabilecektir.” (Fidel Castro) — Kendine bağlı kişilerin terör eylemleri hakkında
şöyle demiştir: “Şiddet mi? Asla. Bu sadece tıpkı bir doktorun basilleri
öldürmesi gibi, bu zararlı adamların saf dışı edilmesidir; bu toplumsal
sağlıktır.” (Mussolini) — Hem devleti ele geçirme, hem de Nazi hakimiyetini
pekiştirme yolunda etkili ve yararlı bir araç. (Naziler) — Kendi dünya görüşünü terör ve şiddetle savunan
mutlaka iktidarı kazanır. İktidara giden yol sokağı fethetmekten geçer. Bunun
gereği diğer grupların toplantılarını basmak, mitinglerini dağıtmak,
taraftarlarına saldırılar düzenlemektir. Bu işi ancak düzenli birlikler
yapabilir. (Joseph Gobbels) — “Doğrudan doğruya, terör” ve “dolaylı terör”
olarak ikiye ayrılır. Doğrudan doğruya terör, terörün direkt bir biçimde
başkanlar, krallar, kraliçeler, başbakanlar, bakanlar gibi üst seviye
yöneticilerine yöneltilmesidir. Dolaylı terör ise, kendini ve halkı
koruyamadığını göstermek suretiyle yönetimin itibarını ve güvenilirliğini sarsmak
amacıyla, doğrudan doğruya yüksek seviyedeki yöneticilere değil, yan unsurlara
yöneltilen terördür. Bu terörde binalar kundaklanır, bankalar soyulur,
diplomatlar kaçırılır. (Edward Hyams) — Amaçları bakımından üçe ayrılır: a) Şahsi amaçlar
uğruna yapılan hareketler (adi suçlar), b) Askeri amaçlar için yapılan
hareketler (savaş sırasında yapılan gerilla operasyonları), c) Politik amaçlar
doğrultusunda yapılan hareketler (psikolojik savaş). (Grant Wardlaw) — Beş türe ayrılır: Marazi terör, zevk için yapılan
terör, hırsızlık terörü, resmi terör, radikal terör. (John Collins) — İki kategoriye ayırmaktadır. İktidardakiler
tarafından yönetimin otoritesine meydan okuyanları sıkıştırmak üzere yapılan
zorlayıcı terör; var olan sosyal ve siyasal düzeni yıkmaya, siyasal iktidarı
ele geçirmeye yönelen, tahrik edici, saldırgan terör. (T.P. Thornton) — Taktik bakımından üç çeşidi vardır: Baskıcı
terör, savunmacı terör, hücum terörü. (Robert Moss) — Terör “siyasal amaç güden şiddet”e denir.
Yıldırma, cezalandırma, misilleme, korkutma, caydırma, bastırma, güç gösterisi
ve kararlılık, cesaret gösterisi gibi gayeye yöneliktir ve seçtikleri yöntem bu
gayeye göre farklılık gösterir. Çok yüksek bir ideale sahip olduklarını
düşünürler. O ideal uğruna gerekirse canlarını feda etmeyi göze aldıkları için,
diğer insanların malları ve canlarını hedef seçmeleri daha sıradan ve basit bir
iştir onlar için. Hatta kendi eylemlerini kutsarlar. Terör genellikle egemen
otoriteye karşı başkaldırı biçimi olarak özel bir anlam taşır. Teröristin bir
ideali ve ideolojisi var. Gayeye giden her yol meşrudur. Düşmanının düşmanı
onun dostudur icabında. Bu alemde herkes birbirini kullanır. Bazen kimin kimi
kullandığı da belli olmaz. Terörle başetmek pek kolay değildir. Hele terör
mafyalaşmışsa ya da yabancı istihbarat örgütleri ile fazla iç içe geçmişlerse
ne zaman, ne yapacakları belli olmaz. Bir süre sonra ilkeleri filan da kalmaz
zaten. Tehdit, şantaj her şey mümkün. (Abdurrahman Dilipak) — En kısa tanımıyla terör, gayri meşru siyaset biçimidir.
Savaş da siyasettir, ancak savaşın meşru türü olabildiği gibi, gayri meşru türü
de olabilir. Haklı ve adil sebeplere dayandığında savaş meşrudur. İnsanların
savaşa başvurmalarının sebebi, pozitif siyasetle, yani müzakere ve muahede yoluyla
elde edemedikleri sonucu güç kullanarak elde etme çalışmalarıdır ki, buna
“negatif siyaset” denir. Savaşı meşru olmaktan çıkaran iki sebepten biri haklı
bir gerekçe olmaksızın toprak işgali, kaynak temini, ganimet veya politik
tahakküm kurma amaçlı olması. Bunun tipik örneği Amerika'nın Irak'ı işgal
etmesidir. Diğeri orantısız güç kullanılması, sivillerin ve yerleşim
birimlerinin hedef seçilmesidir. Bu konuda da İsrail ve Amerika tipik
örneklerdir. Bir gücün hasmına karşı savaşırken sivilleri hedef alması onu “terörist”
yapar. Buna göre şu veya bu amaçla, şu veya bu örgütün veya devletin masum
sivilleri hedef alması terördür. Bir güç kullanımı veya saldırının amacı dini,
etnik, mezhebi, sınıfsal, bölgesel, iktisadi, sosyal, ulusal vs. olabilir.
Masum siviller hedef alınıyorsa güç kullanan teröristtir. Teröre başvuranın
Müslüman, Hıristiyan, Yahudi, Budist veya laik-seküler olması onun eylemini meşrulaştırmaz,
hafifletmez. Bahusus Müslüman'ın terörle arasının somut olarak açık olması
kaziye-i muhkemedir. Zira savaşın hukukunu en bariz biçimde belirleyen İslam
olmuştur. Efendimiz (s.a.), komutanlarını savaşa gönderdiği zaman onlara
kadınlara, çocuklara, körlere, akıl hastalarına, felçli ve kötürümlere, bir
köşede ibadet eden din adamı rahiplere ve çok sarhoş olanlara dokunulmaması
talimatını vermiştir. (Şevkani, Neylü'l-evtar, 8/71 vd.) Savaşla ilgisi olmayan
çiftçi, tüccar ve işçiler de öldürülemezler. (İbü'l-Arabi, Ahkamü'l-Kur'an,
I/106.) Kısaca bugün adına “sivil”
dediğimiz insanlar ve topluluklar savaş kapsamının dışındadır. İç ve dış oyun
kurucu odakların tuzağına düşmemek için “bana fayda sağlayan terörle bana zarar
veren terör” ayırımı yapmadan, teröre “terör” olması hasebiyle ortak tavır
almak mecburiyetindeyiz. (Ali Bulaç) — Baskı, cebir, şiddet, korkutma, yıldırma,
sindirme ve tehdidi esas alarak gerçekleştirilen eylemlerdir. Her terör eyleminin
asıl amacı ideolojilerini gündemde tutmak ve aynı zamanda Türkiye’nin huzurunu,
dirliğini, birliğini bozmak ve kalkınmasını, güçlenmesini önlemektir. Terör
olayları içinde yer alan herkes teröristtir. (Alparslan Türkeş) — Lügatler; terörü “tedhiş, sürekli ve sistemli
şiddet hareketleri, cinayet vb. faaliyetlerle korku uyandırma, yıldırma” şeklinde
tanımlarken, ansiklopediler “bir hükümet tarafından uygulanan şiddet rejimi”ni
“Terörizm” olarak ifade ediyorlar. Nitekim ilk çıkış noktasında bu anlam
ağırlıklıdır. İlk defa Fransız devrimindeki 5 Eylül 1793 ile 27 Temmuz 1794
arasındaki dönem “Terör rejimi” olarak adlandırılmış bulunmaktadır. Terörü
parola edinen bir rejimde, kurulan birtakım özel mahkemeler vasıtasıyla
onbinlerce şüpheli, giyotine gönderilmiştir. Demek ki, tarihe geçmiş bir baskı
rejiminin adıdır terör.” (Mehmet Pamak) — Terör, ilk bakışta şiddet olaylarının sosyal
hayatı tehdit eder bir fonksiyon kazanması olarak ele alınabilir. Yani toplum
içinde legal yollardan değil de, illegal yollardan bir şeyler elde etmek
isteyen bazı grupların, bunu şiddet yoluyla elde etmeleri olarak
değerlendirilebilir. Böyle bir yaklaşım yanlış olmamakla birlikte terör
olgusunu bütünüyle kapsamamaktadır. Terörün “şiddet” ve “illegalite”
boyutlarının dışında, daha geniş sosyal boyutları da vardır. Bunu şöyle
açıklayabiliriz: Normal seyrinde devam eden bir sosyal hayat var. Sosyal
hayatın işleyişinin temelinde toplumların kültürel değerlerinin ve
özelliklerinin yanı sıra, ilmi sosyolojik kurallar vardır. Yani normlar ve ilmi
esaslar toplumun işleyişini düzenlerler, açıklarlar. İşte terör, bu normal
işleyişe müdahaledir. Burada salt şiddet ve illegalitenin dışında, legal
platformlarda ve “yasal” kılıflarla gerçekleştirilen bir kısım eylemleri de
terör olarak niteleyebiliriz. Örnekleyecek olursak, bir yolcu otobüsüne bomba
koymakla insanların inançlarına göre yaşamalarını engellemeye yönelik eylemler,
temelde aynı mantığın ürünüdür. Yani Türkiye için terör sadece silahla, bombayla
gerçekleşen bir olgu değildir. Çoğu kez gücü elinde bulunduran tekellerin, bunu
kurumsallaşmış şekilde topluma yöneltmeleri de terörün bir diğer yönüdür. (Muhsin
Yazıcıoğlu) — Terör, dünyada ilk defa NATO içinde ve NATO’ya
karşı güçlere verilen ad olarak ortaya çıktı. NATO’nun ideolojisine, NATO’nun
dünya görüşüne uygun olmayan her düşünce, onlara göre terörist bir düşünce ve
onların temsil ettiği hareket de terörist hareketlerdir. Yani NATO’nun dünya
görüşüne karşı çıkan harkes terörist kavramıyla değerlendiriliyor. (Hatip Dicle) TERÖRİZM
TANIMLARI: — Ekonomik, sosyal, teknolojik ve kültürel
gelişmelerinin önündeki en büyük engel. — Siyasi unsur içeren, yani bir ideolojisi bulunan
ve mevcut sistemi şiddet yoluyla tahribe yönelmiş, bir ideoloji etrafında
örgütlenen, birden fazla kişinin şiddet eylemleri temelinde, mevcut siyasi
iktidarı ve rejimi hedef alan faaliyetler. — Yıldırganlık, tedhişçilik. (Türk Hukukunda
Terörizm) — Siyasal amaçlar için örgütlü, sistemli ve sürekli
terör kullanmayı yöntem olarak benimseyen bir strateji anlayışı; aynı siyasi
amaca yönelmiş bir dizi terör olayının varlığı. — İnsan gruplarını bir anda dehşete düşürme
stratejisinden ibaret olan terör eylemlerinin belirli bir plân dahilinde, sistematik
olarak uygulanmasını ve dolayısıyla terör eylemlerinin bütününü ifade eden
kavram. — Devlet terörü, adli terör, gerilla savaşı,
ayaklanma veya ihtilal gibi siyasi güç mücadelesinin cebir ve şiddet içeren
şekilleri. — Siyasi bir amaca ulaşmak için yıldırma
hareketlerini düzenli bir biçimde kullanma, tedhişçilik. (Türk Dil Kurumu Sözlüğü) — Siyasal bir amaca ulaşmak için yıldırma
eylemlerini düzenli bir biçimde kullanma. (Oxford Sözlüğü) — Belirli bir siyasi sistemi değiştirmek amacıyla
belirli bir örgüt tarafından sistematik olarak uygulanan ve kitleleri paniğe
sokan “cebir, şiddet, cebir ve şiddete yönelik güncel tehdit” eylemleri. (Toplum
Dili) — Ne bir konvansiyonel savaş şekli, ne de kitle
iletişim araçlarına yarayan gelişigüzel bir deliliktir. Terörizmi farklı kılan
en önemli özelliği, onun belirli politik amaçlara erişmek için kullandığı
kendine mahsus stratejisidir. (Sulhi Dönmezer) — Bir organize grubun, kural olarak kamu gücünü
veya devlet iktidarını temsil eden kişi veya şeylere yönelik sistematik şiddet
kullanımı veya şiddet tehdidiyle amaçlarına ulaşmaya çalıştığı metotlar. (Peter
Lösche) — Planlı, sistematik bir cebir ve şiddettir. Amacı
olabildiğince çok insan öldürmek değil, belli bir kesimin ya da toplumun bu tür
fiillerden etkilenmesini sağlamak, direncini kırmaktır. Toplumun dehşete
kapılmasını, bir umutsuzluk içinde teröristin isteklerine boyun eğilmesinden
başka çare olmadığını düşünmesini sağlamaya yönelik psikolojik bir durum. Önem
verdikleri, doğrudan doğruya işlenen fiil değil, o fiilin açık ve yakın
maksadının ötesinde bir yarar olarak gördüğü cebir ve şiddet marifetiyle
yapılan siyasi propaganda. — Psikolojik Savaş Tekniği Olarak Terörizm:
Toplumları etki altına alarak istediği doğrultuda yönlendirmeyi amaçlar.
Yaptığı eylemler ile topluma korku, telaş ve güvensizlik yaymayı amaçlamaktadır.
Oluşturduğu bu ortamda terör toplumu belli bir yöne sürüklemektedir. Eylemleri
ile terörizm, toplumların içerisinde bulunan farklılıkları negatif anlamda
geliştirirken, ayrılıkları ve tahammülsüzlükleri körüklemiştir. Terörizm ile
psikolojik savaş birbirini tamamlar. Terörizm topluma korku getirirken,
psikolojik harp teknikleri bu korkuları sürekli hale getirir. Korkunun dışında,
şiddet ve nefret duygularını da kitlelere yayar. Aynı anda iki etki oluşturan
terörizm, toplumları birbirinden koparan en etkili kavram olmuştur. Sistemin
devamını sağlamak için gerekli olan korkuyu terör oluşturur. Sistem içerisinde
kaos ortamından beslenen unsurlar da terörün şiddetini destekler. Terör, toplum
kontrolünde en etkili olan unsur olarak, aynı anda insanların hem duygularına,
hem de zihinlerine etki ederek onları kontrol altına alır. Bu noktadan sonra
terörizm misyonunu psikolojik savaşa teslim eder. — Önceden belirlenmiş hedefleri elde etmek için
şiddet kullanan, şiddete başvuran bir grubun veya partinin kullandığı metot. (J.B.S.
Hardman) — Bir politik hedefi elde etmek için gayri meşru
olarak şiddet kullanma. Burada “meşru terör”, “gayri meşru terör” gibi bir
ayırım gündeme gelir. — a) Devlet (yönetim - hükümet) dışı siyasal amaçlı
şiddet kullanımı. b) Devlet tarafından göz yumulan, fakat gayrı meşru olan
şiddet kullanımı. c) Herhangi bir şiddet kullanma tehdidi. — Gerçek veya hayali hedefleri ele geçirmek üzere
geniş bir korku iklimi oluşturmak amacıyla organize bir grubun şiddet
kullanması. (Yonah Alexander) — Her çeşit siyasi eyleme karşı bilinçli ve
soğukkanlı şiddet gösterisi, şiddet kullanımı. Johnson, teröristlerin şiddeti
siyasi sürecin yerine ikame ettiklerini belirtmektedir. (İngiliz tarihçi-yazar
Paul Johnson) — Şiddet derecesi düşük savaş. — Başlı başına bir doktrin veya ideoloji değil, bir
hareket tarzı, bir metot. — Ne bir konvansiyonel savaş şekli, ne adi bir suç,
ne de kitle iletişim araçlarına yarayan gelişigüzel bir deliliktir. Terörizmi
farklı kılan en önemli özelliği, onun belirli politik amaçlara erişmek için
kullandığı kendine mahsus stratejisi. — Bir ideoloji, bir doktrin, hatta sistematik bir
fikir değil; bir yöntem, taktik, strateji, bir bakıma da bir savaş biçimi. — Bir savaş biçimi olarak terörizmle klâsik askeri
stratejilerin esasları birbirine uymaktadır. (Robert Kupperman) — Temelde bir psikolojik savaş biçimi. Savaş
silâhlı mücadeledir ve silâhlı mücadele askerî kuvvetlerin yetkisindedir; terörizm
de silâhlı mücadele olduğu için askerî çerçeve içindedir. Dolayısıyla üniforma
giymemesine rağmen terörist de bir nevi askerdir. (Jay Mailin) — Yalnızca belli bir ideolojiye veya gruba has
değildir. Bir metod olarak hem sağ, hem sol ideolojilere bağlı gruplar tarafından
kullanılabilir. — “Mantıksal olarak devrim terörizmi gerektirmez.
Aynı şekilde mantıksal olarak silahlı ayaklanmayı da gerektirmez. Ne kadar
derin bir beylik laf! Ancak devrim devrimci sınıfın amacına elinin altındaki
bütün yöntemleri kullanarak –gerekirse silahlı bir ayaklanmayla, icabında terörizmle–
ulaşmasını gerektirir.” “Terörizmi prensipte reddeden –yani kararlı ve silahlı
karşı-devrime karşı bastırma ve korkutma önlemlerini reddeden– kişi, işçi
sınıfının siyasi egemenliği ve devrimci diktatörlüğü fikrini toptan reddetmek
zorundadır. Proleterya diktatörlüğünü reddeden kişi sosyalist devrimi reddeder
ve sosyalizmin mezarını kazar.” “Terör yalnızca, tarihsel olarak yükselen bir
sınıfa karşı gericilik tarafından kullanıldığında yararsızdır. Halbuki sahneden
çekilmek istemeyen gerici bir sınıfa karşı terör oldukça etkili olabilir. Hem
uluslararası ölçekte hem de ülke içinde gözdağı güçlü bir politik silahtır.
Devrim gibi savaş da gözdağı üzerine kuruludur. Genel anlamda muzaffer bir
savaş, kalanlara gözdağı vermek ve iradelerini kırmak suretiyle, fethedilen
ordunun ancak önemsiz bir bölümünü yok eder. Devrim de aynı şekilde işler:
Bireyleri öldürür, binlercesine gözdağı verir. Bu anlamda Kızıl Terör, doğrudan
devamı olduğu silahlı ayaklanmadan farklı değildir. Devrimci bir sınıfın devlet
terörünü, ancak, her türlü şiddet biçimini –dolayısıyla bütün savaşları ve ayaklanmaları–
ilkesel olarak basitçe reddeden birisi “ahlaki olarak” mahkum edebilir. Bunun
için insanın yalnızca ve basitçe ikiyüzlü bir Quaker [barışçılığıyla bilinen
Hristiyan tarikatı] olması gerekir.” (L. Troçki) — Hem iktidara gelirken hasımlarını ezme ve yok
etme yolundayken, hem de iktidarlarını pekiştirme ve muhalifleri ortadan
kaldırmak için terörizmden yararlanmışlardır. (Faşizm ve Nasyonal Sosyalizm) — Savaş ve diplomasi ile kazanılmayan sonuçları
elde etmek, korkutmak ve itaat ettirmek için bir teoriye, felsefeye ve
ideolojiye dayanılarak siyasi maksatlarla iradi olarak terör ve şiddetin
sistemli ve hesaplı bir şekilde kullanılmasıdır. (Emniyet Genel Müdürlüğü
Arşivi) — Birtakım siyasi taleplerin karşılanmasını
sağlamak amacıyla; bireyleri, grupları, toplumu ya da hükümetleri yıldırmak
için, cinayet ya da imha hareketlerinin sistematik olarak uygulanması ya da bu
amaçla tehdit oluşturulması. (Wilkinson) — Terörizm; hiçbir felsefî veya sosyal sisteme
bağlanamaz. Her çağda, her ülkede insanlığın başına belâ olan bir öfke, bir
isyan, bir intikam belirtisidir. Terörizm, bir metod veya metodun dayandığı
teori. Bu metoda başvurarak örgütlenmiş bir grup veya parti şiddet yoluyla
amaçlarını gerçekleştirmeğe çalışır. Tedhiş eylemlerinin muhatabı, adı geçen
toplulukların emelleri karşısına engel olarak çıkan fertler, kurumlar veya
devlet temsilcileridir. Bazan mallar, makinalar, ormanlar, ekili topraklar da
siyasî terörizmin genel programına ek olarak tahrip konusu olabilir. Göz
korkutmak başka, terörizm başka. Korkutan, istekleri yerine gelmeyince sadece
tehdit eder. Bazı kimselerden, para sızdırmak veya istediğini yapmaya zorlamak
için korkutulur. Terörist tehdit etmez. Cana kıymak, yakıp yıkmak faaliyetinin
bir parçasıdır. Yakayı ele verince de, yargılanırken, kendini kurtarmaktan çok
doktrinini yaymağa çalışır. Korkutma ve sonunda şiddete başvurma, kazanç
peşinde koşan bir toplumun veya fesatçı gruplar arasındaki çatışmanın aşırı bir
tezahürü olsa da mantıkî bir neticesidir. Terörizm, fertlerden çok sosyal gruplar
ve güçler arasındaki mücadelede bir kavga metodudur. Her içtimaî düzende
görülebilir. Terör sahnesinde boy gösterenler terörün ister failleri, ister
kurbanları olsunlar, sosyal grupların veya hükümet sistemlerinin
temsilcisidirler. Şiddetin ve cana kıymanın amacı ne maddî bir kazançtır ne de
hücuma uğrayan kimseleri yıldırmak; toplumun veya hükümetin dikkatini geniş
ölçüde bir çatışmanın kaçınılmaz olduğuna çekmektir. Gizlilik içinde bir veya
bir kaç kişi tarafından girişilen tedhiş eylemi yığınların girişeceği tedhiş
eyleminin ne kadar müthiş olacağını ihtar eden bir işarettir. Umumiyetle başka
propaganda metodlarının susturulduğu yerlerde terörizme başvurulur. Terörizme
başvuran yalnız siyasî örgütler ve partiler değildir. İktidarın el
değiştirmesini amaçlayan başka mahiyette topluluklar da teröre başvurabilir ve
bunun için örgütlenebilir (Söz konusu olan iktidar mahiyet bakımından geniş ölçüde
değişebilir. Mesela: Bir milletin başka bir millet üzerindeki hâkimiyeti yahut
ekonomik bir sınıfın başka bir sınıf üzerindeki baskısı, taban tabana zıt iki
hükümet sistemini savunanlar arasındaki çatışma gibi haller de terörizme yol
açabilir. Metod olarak terörizmin özelliği şu: Terörizm yalnız iktidardaki
hükümete yahut hâkim millete değil, halk yığınlarına da, yerleşmiş düzenin sağlam
ve yıkılmaz olmadığını göstermeğe çalışır. Terörcü eylemin propaganda değeri
terörist stratejide ana hedeflerden biridir. Terör doğrudan doğruya hedef
aldığı çevrelerin dışında geniş bir tepki uyandıramazsa sosyal çatışma alanında
etkili bir silah olamaz. Terörist faaliyetin mantığı, terörist eylemin gerçek
mahiyeti anlaşılmadan kavranamaz. Terörizm, kitle şiddeti, ayaklanma ve hükümet
terörü gibi olaylardan birçok bakımdan ayrılır. Bir hükümet tarafından
başvurulan terör hukukî bir baskıdır ve muhalefete karşı yönelmiştir. Oysa
terörizm gerçek manasıyla kanuna güvensizlik belirtir ve hükümet otoritesini
demoralize etmek için muhalefetin başvurduğu bir vasıtadır. Amacı, hükümetin
gücünü azaltmak; bir devrimin veya bir karşı devrimin başlatıcısı olmaktır.
Terörist partinin meşruiyet gibi bir iddiası yoktur. Hâlbuki hükümet, hiç
değilse şeklen, kanuna bağlı kalmak zorundadır. Şayet doğrudan doğruya
dayanacağı kanunlar yoksa hükümet olağanüstü durum olduğunu ileri sürer ve özel
kararnameler çıkarır. Gerçi terörizm de şiddete başvurur ama bu kitle
şiddetinden başkadır. Terörizm hudutları dar bir örgüt tarafından yönetilir.
Gerçekleştirmek istediği program birçok hedefleri içeren büyük çapta bir
programdır. Kitle, şiddeti her ne kadar terörist eyleme karşı bir tepki olarak
görürse de umumiyetle bir plânı yoktur, kontrol edilmesi de mümkün değildir ve
rasyonel bir motivasyona dayanmayabilir. Belli bir programı da yoktur. Yığın
ayaklanması, ideolojik olarak terörizme çok benzer ama bu ayaklanma da önceden
düşünülmüş olmayabilir. Ayaklanma, terörizme devrimci bir metod olarak başvuran
bir partinin hedeflerinden biri olabilir. Böyle olunca belli bir amaca
götürecek bir vasıtadır. Bununla beraber devrim stratejisinde iki olay birbirine
mutlaka bağlı değildir. Öyle durumlar olur ki kitle ayaklanması belli sosyal
hedeflere varmak için vasıta olarak kullanılabilir, ama mutlaka şart olmayabilir
de. Başka bir deyişle terörist metoda ihtiyaç olmayabilir. Blankistlerin devrim
anlayışı teröristlerinkine yakındır. Onlar da uzun uzadıya hazırlık yapılmasından
ve ayaklanmadan yanadırlar. Nitekim devrimci güçlerin iyiden iyiye hazırlanması
Bolşevik teoride de karşımıza çıkar. Bununla beraber terörizmi Blankistler de
Bolşevikler de belli başlı eylem vasıtaları arasında saymazlar. Bu üç kavram
arasında büyük farklar vardır. Blankistler için silahlı ayaklanma iyi teşkilâtlanmış,
eğitilmiş bir avuç savaşçının görevidir. Başarı ümidi belirince silaha
sarılırlar. Başarıya ulaşınca devrimci parti programını tatbik eder. Bu
programın daha önce halk tarafından benimsenmiş olup olmamasının büyük bir
önemi yoktur. Blanki’nin isyancı ordusu hiçbir zaman bir kaç bin kişiyi aşmamıştır.
Blankizm bir nazariye değil bir hükümet darbesi, bir “Putsch” tekniğidir.
Bolşeviklerin ise siyasî ayaklanmadan anladıkları çok başka. Silahlı ayaklanma
devrim olaylarına sıkı sıkıya bağlıdır. Bütün ön tedbirler alındıktan sonra
kullanılacak nihai bir silah. Sık sık tekrarlanan ve Troçki’ye atfedilen bir
görüş var: İyi yetiştirilmiş seçkin bir kaç şok topluluğu, hükümeti uygun bir
zamanda ele geçirip tarihin akışını değiştirebilir. Oysa bu ne Troçki’nin ne de
Lenin’in fikridir. Kâmil bir devrimci taktik olarak terörizm, hiçbir zaman
gerçek bir başarı kazanmamıştır. Hükümetler ister muhafazakâr olsunlar, ister
ihtilalci, önemli kişilere karşı girişilen terör eylemleri karşısında gerilemek
istemezler. İktidar hırsı, tadını tattıkça artar, eksilmez. Bomba patlamaları
yüzünden boşalan yerler çarçabuk doldurulur. Kaldı ki devrim ayrı ayrı
fertlerin hatta küçük organize grupların kahramanlığıyla gerçekleşemez. (Cemil
Meriç) TERÖR VE
TERÖRİZM TÜRLERİ: — Adli Terör: Terörizmi kontrol
altında tutmanın en caydırıcı yolu teröristlerin de eninde sonunda bir gün
yargılanıp cezalandırılacağı inancını toplumda yaymaktır. Aydınlatılamayan her
kriminal olay, teröristleri yüreklendirecek ve bir sonrakini davet edecektir.
Ceza ve takibata uğrama korkusu, potansiyel teröristleri eylemden caydırıcı bir
rol oynayacaktır. Caydırıcı etkin bir hukuk sistemi geliştirilirken adli teröre
kaymamaya azami özen gösterilmelidir. (Hamide Zafer) — Uluslararası Terör: Kişilerin
yabancılara karşı uyguladığı siyasi amaçlı, askeri olmayan cebir ve şiddet
kullanımı ya da devletin yararlarına zarar veren, devleti veya uluslararası alanda
faaliyet gösteren teşkilatı belirli bir davranışa zorlayan cebir ve şiddet
uygulaması. (Batı ülkeleri) — Terör eylemlerinin yabancılara veya yabancılara
ait hedeflere yöneltilmesi, Hükümetler veya birden fazla devlet tarafından
beslenen unsurlarca yapılması ve bir yabancı hükümetin veya uluslararası
örgütlerin siyasi mekanizmalarını etkilemek için yapılması. (Prof. Dr. Yılmaz
Altuğ) — Uluslararası Terörizm: Terörist
eylemin sınırlar ötesi boyuta taşınması ve uluslararası etki ve sonuçlar
doğurur hale gelmesi. — Uluslararası Terörizm: Haiti’ye göre; kişi ya da kişi grupları tarafından,
yabancı ülke topraklarında veya herhangi bir devletin siyasi sınırları dışında
kalan alanlarda, siyasi maksatlarına ulaşmak için, suçsuz bir kişiye karşı
kullanılan şiddet ya da şiddet kullanılacağına ilişkin tehdit. Fransa’ya göre; bir yabancı kişi ya da kişiler
tarafından üçüncü bir ülkenin topraklarında, kendi vatandaşı olmayan kişilere
karşı, ülke içi uyuşmazlık sorunu olmayan bir durumla ilgili olarak, baskı
yapmak amacıyla işlenen barbarlık eylemi. Venezüella’ya göre; kişi veya kişiler tarafından,
siyasi maksat elde etmeye yönelik, yabancı ülke topraklarında, açık denizlerde
veya açık denizler üstünde seyahat eden uçaklarda, korku ve dehşet meydana
getirecek, suçsuz insanların yaşamlarını tehlike içinde bırakan ya da insan hak
ve özgürlüklerine zarar veren cebir ve şiddet eylemleri veya tehditleri;
ulusların kendi geleceğini belirleme hakkını, bağımsızlığını, insan hak ve özgürlüklerini
reddeden ve yabancı baskısına yol açan, kolonici veya ırkçı sistemler
tarafından alınan despot tedbirler; yabancı ülkelerde veya yabancılar
tarafından yabancılara karşı, siyasi maksada ulaşmak üzere halk üzerinde korku
ve dehşet ortaya çıkarmak için işlenen yaralama, öldürme, insan kaçırma,
bombalı mektup gönderme ve malların tahribi gibi sosyal, ahlaki ve insanın
maddi ve manevi bütünlüğüne yönelik değerleri ihlal eden eylemler. Cezayir, Yemen, Gine, Hindistan, Kongo, Moritanya,
Nijerya, Suriye, Tanzanya, Tunus, Yemen, Yugoslavya, Zaire ve Zambia’ya göre;
kolonici ve ırkçı yabancı sistemlerin, insan hak ve özgürlükleri, ulusların
kendi geleceklerini belirleme hakları, bağımsızlıkları için mücadele eden
uluslara karşı uyguladığı şiddet ve bunun dışında kalan bastırıcı eylemler;
diğer egemen devletlere karşı, uluslararası terörizm eylemlerini yapan ırkçı
örgütlere ya da ücretli gruplara gösterilen hoşgörü ve yapılan yardımlar;
kolonici, ırkçı yabancı tahakkümü altında, ulusların kendi geleceğini belirleme
haklarına, bağımsızlık mücadelesinin meşruluğuna ve özellikle ulusal kurtuluş
hareketlerine zarar vermeden, BM Antlaşması’na ve organların ilgili kararlarına
uygun olan; kişiler ya da kişi grupları tarafından işlenen, masum insanların
yaşamını tehlikeye içine koyan veya insan hak ve özgürlüklerine zarar veren
şiddet eylemleri. — Devlet Terörü: Milli özgürlük
hareketleri ve halkın yabancı egemenliğinin her türüne karşı uyguladıkları
cebir ve şiddet hareketleri terör değildir. Ancak ırkçı yabancı sistemlerin,
baskı altında olan halka uyguladıkları devlet terörüdür. (Üçüncü Dünya
Devletleri) — Devlet
Terörü: Devlet’in kendi eliyle, mevcut siyasi rejimi korumak veya devam
ettirmek amacıyla, hukuk kuralları çerçevesini aşarak kendi vatandaşlarına
karşı uyguladığı her türlü sindirme, korkutma, işkence, faili meçhul veya
muhalifleri ortadan kaldırma gibi eylemleri. Devlet terörü 4 türlüdür: 1. Devlet Girişimi: Bir devlet, geleneksel
savaş yöntemleriyle elde edemeyeceği stratejik avantajları sağlamak maksadıyla
uluslararası terörizmi bir mücadele aracı olarak doğrudan kullanabilir. Bunu,
resmi kurumları ve personeli ile yaparsa, girişimine ’Devlet Terörizmi’ adı
verilir. Bu tür terörizm, savaşın başka yöntemlerle sürdürülmesi olarak
tanımlanabilir. 2. Devlet Desteği: Bir devlet, doğrudan veya
resmen terörist girişimlerde bulunmaktan kaçınabilir. Ama resmi amaçlarını
sağlamak için terörist örgütlere para, eğitim, silah, patlayıcı, kritik
malzeme, istihbari bilgi, saklanma yeri, iletişim olanağı, seyahat belgeleri
(pasaport) veya diğer lojistik destekler verebilir. 3. Devlet Hoşgörüsü: Eğer devletler,
topraklarında terörist örgütler olduğunu bilirler, onları desteklememelerine
karşın bu örgütleri dağıtmak için harekete geçmezlerse, hoşgörüden söz
edilebilir. Ev sahibi devletin hoşgörüsünden yararlanan terörist örgütlerin,
kendilerine yetecek kaynakları olabileceği gibi, yabancı bir devletin desteğinZden
de yararlanabilirler. Ev sahibi devlet ile aralarında oluşan yazılı olmayan bir
anlaşma gereği, eylemlerini yuvalandıkları ülkede değil, başka ülkelerde gerçekleştirirler.
4. Devlet Zaafı: Bu
örnekte, devlet, sınırları içindeki uluslararası teröristlere gözlerini yummak
istemez ama ya kolluk ve askeri güçlerinin yetersizliğinden ya da teknolojik
geriliğinden ötürü onlarla etkin biçimde mücadele edemez, edemez ama sorumluluğu
sürer. — Devlet Terörü: Siyasal otoritenin
mevcut devlet politikası ve yönetim modelinin takip ettiği esasları, bu
maksatla alınan kararları, kendi kamuoyuna, baskı yolu ile benimsetmek, bu kararlara
karşı gelen toplum kesimlerini de zorla bastırabilmek için, ’terörizmin’ bir
maşa olarak kullanılması. — Devlet Destekli Terörizm Beş Türü: 1)
Doğrudan Destek, 2) Dolaylı Destek, 3) Düşmana Destek, 4) Pasif Destek, 5) Ev Sahibi
Ülke Desteği. — Etnik-Milliyetçi Terör: Belirli bir
etnik kimliğe sahip grupların, içinde yaşadıkları toplumda, kendilerine ait
yeterince hakka sahip olmadıklarını iddia ederek ve/veya kendilerine karşı
devlet tarafından haksızlık, ayrımcılık yapıldığını iddia ederek, devletin
otoritesini tanımayarak kendilerine ait bir devlet kurmak için giriştikleri
şiddet içerikli hareketler. Etnik Terörizmin Psikodinamiği: Etnik kimliği kuran ve besleyen bir sembol olarak, etkinlikler arası
ilişkileri inceler. Bu konuyla ile ilgili iki kavram geliştirilmiştir:
“Seçilmiş Travma” ve “Seçilmiş Zafer.” Seçilmiş Travma bir etnik grubun, başka
bir etnik grubun kendini aşağıladığını, zulmettiğini, mağdur ettiğini düşünür
ve travmanın içerdiği incinme, acı çekme, utanç gibi duygulara yönelik
bilinçdışı savunmalar kuşaktan kuşağa aktarılarak etnik kimliğin bir parçası
olur. — Dinsel, Radikal Terör: Dinin siyasi,
ideolojik veya diğer çıkarlar için istismar edilmesi. Dinsel Terör 4 Türü: a) Yönetimlerin kullandığı dinsel terördür ki çoğu
zaman dinler; bazı kişi, grup, devlet ya da devletlerin çıkarlarını savunmada
veya yeni çıkarlar elde etmede ortaya çıkarılan çatışmalara giydirilen, etnik
dinsel veya ulusal giysilerdir. Bunun en tipik örneği Haçlı Seferleridir. b) Dinsel yönetimlerin uyguladığı terördür. Bu
duruma örnek gösterilebilecek bir durum ise İran’ın 12 Haziran 2009 tarihinde
yapılan seçimlerden sonra ve bu seçimlerden önce sözde rejim muhaliflerine
uyguladığı baskılardır. c) Mezhep farklılıklarından doğan ve bu mezheplerin
birbirlerine karşı uyguladıkları şiddet hareketleridir. Ortaçağda engizisyon
mahkemeleri, haricilerin katliamları, Irak’taki mezhep çatışmaları bu
kategoriye örnek gösterilebilir. d) Dinin, siyasi, politik çıkarlar için istismar
edilmesidir. Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgalinden sonra ABD’nin Taliban’a
verdiği destek. — Siber Terör: Teknolojinin ilerlemesi
ile birlikte, devletlerin zaman ve kaynak açısından tasarruf etmek amacıyla her
türlü işlemlerini sanal alemde gerçekleştirmeye başlaması ile birlikte yeni bir
terör çeşidi olan siber terör ortaya çıktı. Siber terörün hayatiyetini devam
ettirmesi internete bağlıdır. — Deniz Haydutluğu ve Korsanlık:
Denizlerde gerçekleştirilen terörün başlıca nedenlerinden birisi saldırıda
bulunulan devleti ekonomik anlamda zor bırakmaktır. Günümüzde ekonomik
çıkarların devletlerin dış politikalarında başat rol oynadığı ve hatta dış
politika daha çok ekonomik çıkarlar göz önünde tutularak hazırlandığı
görülmektedir. — Jakoben Terör: Fransız Devrimi’nden
bir süre sonra Robespierre ve yakın arkadaşlarının iktidarın mutlak sahibi olduğu
10 Mart 1793-28 Temmuz 1794 dönemine “Terör Rejimi” denilir. Robespierre ve
yakınındakiler bu devrede ülkede fiilî ve fikrî hakimiyetlerini sağlamak için
terörü sistemli ve ısrarlı biçimde kullandı. Bu dönemde 25 milyon nüfuslu
Fransa terörle susturuldu ve teslim alındı. Yaklaşık birbuçuk yıl süren terör döneminde
500 bin insan siyasi suçlu zanlısı olarak hapsedildi. Bunların 15 binden
fazlası hiç muhakemesiz giyotinle idam edildi. İdam edilenlerin toplam sayısı
40 bin kadardı. — Bazı Terör Sınıflamaları: Terör -
karşı terör; yukarıdan terör - aşağıdan terör; kır terörü - şehir terörü; iç
terör - uluslararası terör; devlet terörü - devlete karşı terör; seçici terör -
rastgele (ayırımsız) terör; bireysel terör - kitle terörü. — Devlet Terörü: Devlet tarafından yöneltilenlere,
belirgin gruplara, daha ziyade devlet otoritesine karşı direnen veya rejimi
sarsmaya-yıkmaya yönelen, yahut öyle davrandıkları farzedilen kişi ve gruplara
yöneltilen terör. Terör eylemi, bizzat devletin bir kuruluşu veya elemanı
tarafından yapılır veya devletin dışında bulunan, ama ona herhangi bir şekilde
bağlı olan veya dolaylı olarak kontrolü altında bulunan kişi veya gruplarca
gerçekleştirilir. Ayrıca, herhangi bir terörist kişi veya gruba, devlete
dolaylı olarak dahi bağlı bulunmasa bile, eğitim, bilgi, silâh, para, sığınak
sağlayarak, yahut daha değişik şekillerde destek olunması halinde yine devlet
terörü söz konusudur. — Devlete Karşı Terör: “Tabandan
terör” veya “aşağıdan terör” kavramları da aynı anlamı verir. Devlet dışı kişi
ve gruplardan devlete (kişi ve kurum olarak) yöneltilen terördür. Devlet dışı
terörün yöneldiği amaçlar ve kullandığı taktikler değişebilir. Amaç mevcut
sosyal-siyasal-ekonomik düzeni yıkıp yeni bir toplumsal-siyasal düzen kurmak,
yahut belirli bir bölgeyi devletin egemenliğinden kopartıp ayrı bir devlet
kurmak olabilir. — Ayrılıkçı-Bölücü Terör: Amaç belirli
bir bölgeyi bağlı olduğu ülkeden kopararak bağımsızlık kazandırmaktır. Ancak burada
ince bir nüans vardır. Sömürge durumunda bulunan bir yeri bağımsızlığa
kavuşturmaya çalışmakla sömürge olmayan yeri bağımsızlaştırma peşinde koşmak
birbirinden farklıdır. Ayrılıkçı terör sosyal-siyasal düzeni yıkmaya yönelik
teröre nispetle siyasal bakımdan daha az komplekstir. Hareketin meşruiyetini ve
haklılığını sağlamak için uzun boylu ideolojik yorumlara gidilmesi gerekmez.
Hareketin altında sağ ve sol bir ideolojinin yatması, sosyalizmin yahut
milliyetçiliğin ön plâna çıkarılması bu bakımdan çok önemli değildir. İdeolojik
tercih, bu günün terör dünyasında, faaliyetlerine her bakımdan destek sağlamak
açısından önemlidir. Bunda ideolojik eğilimler kadar pragmatik beklentiler de
rol oynasa gerektir. Hangi ideolojiye dayanırsa dayansın, her ayrılıkçı
hareket, kendisi ile self-determination ilkesi arasında bir ilişki kurmaya
çalışır. Bağımsızlık isteğinin haklılığını da kültürel, linguistik
özelliklerle, gerekirse ekonomik verilerle destekler. Stratejik bakımdan
ayrılıkçı terörist hareketin iki önemli hedefi vardır. İlki, özellikle
sömürge-sömürgeci durumlarında, sömürgeci güce o bölgeyi elinde tutmanın kendisine
çok pahalıya mal olduğunu göstermeye çalışmak, bundan vazgeçmeye zorlamaktır.
Diğer stratejik hedef, önce ayrılıkçı hareketin mücadele ettiği ülkenin iç
kamuoyunu, sonra dünya kamuoyunu etkilemektir. Bu yönüyle terörist ayrılıkçı
hareketin mücadelesi, bir bakıma, alenilik mücadelesidir. Bundan dolayı,
genellikle bütün terör hareketlerinde olduğu gibi ayrılıkçı terör hareketinde
de bir eylemin etkisi ve gücü onun propaganda değeriyle ölçülür. — Devrimci Terör: Nihâî amaç mevcut
sosyal, siyasal ve ekonomik düzeni yıkmaktır. Yeni bir sosyal, siyasal ve
ekonomik düzen kurmak amaçlanır. Kır Terörü: Klâsik
Marksist-Leninist yöntemin, yani önce şehir proleterleriyle işe başlayarak daha
sonra köylüleri yedeğe almak politikasının, şehirlerin her birinin etrafını bir
insan seliyle sararak fiziki bakımından muhasara etme ve ele geçirme şekline
çevrilmesi şeklindedir. Teorik ve fiilî biçimi Lâtin Amerika ülkelerinde ortaya
çıktı. Fidel Castro, Ernesto Che Guevara, Fransız asıllı Guevara’cı Regis
Debray kır terörünün teorisini geliştirdi. Castro’nun devrim stratejisine göre,
dağlarda, vadilerde yönetime karşı silâhlı ayaklanmaya kalkışacak küçük bir
gerilla grubu, başka herhangi bir politik şartın yerine getirilmesine gerek
kalmaksızın devrimin öncüsü olacaktır. — Şehir Terörü: Teröristlerin eylem
alanı olarak şehirleri tercih etmelerinin çeşitli sebepleri vardır. Çağdaş
toplumlarda asıl önemli yerlerin büyük yerleşme merkezleri olduğunu, endüstri,
zenginlik ve gücün birkaç büyük şehirde toplandığı ülkelerde, diğer yerlerde
ortaya çıkan ayaklanma ve terörist hareketlerin merkezi yönetim için çoğu zaman
önemli bir tehlike teşkil etmediğini meydana sermiştir. Böyle bir durumla
karşılaşan ülkede yöneticilerin endüstri merkezlerinde hakimiyeti ellerinde
tuttuktan sonra diğer yerlerdeki olayları bastırmak üzere büyük miktarlarda
kuvvet göndererek rahatlıkla teröristlerin üstesinden gelebileceği
anlaşılmıştır. Kır terörünün başarısız denemeleri kadar şehirlerin terör
faaliyetlerine sağladığı kolaylık ve çekicilik de terörist grupların şehirlere
yönelmesinde etkili olmuştur. İlk olarak şehirler teröristlere kırlık alanlara
nazaran daha fazla hedef sağlamaktadır. Bu hedeflere yapılacak saldırıların
etkisi ve yankısı da çok büyük olacak, teröristlerin seslerini çok geniş
kitlelere duyurmalarını sağlayacaktır. Ayrıca şehirler, silâh, malzeme ve para
temini bakımından teröristlere kırlara oranla daha fazla imkân sunar.
İstihbarat faaliyetlerinin yürütülmesi de şehirlerde daha kolaydır. Teröristler
kendilerini kalabalık şehirlerde rahatça gizleyebilir, çağdaş şehirlerin anonim
yapısı onlara dikkat çekmeden çalışabilecekleri zeminler ve az gayretle elde
edebilecekleri insan kaynakları hazırlar. Bundan dolayı son yıllarda terör
örgütleri kırlık bölgeler yerine şehirlerde üslenmeyi tercih etmektedir. Şehir
terörünün Lâtin Amerikalı iki önemli teorisyeni vardır: Abraham Guillen ve
Carlos Marighella. Guillen teröristlerin çok sayıda küçük eylemlere girişerek
güvenlik kuvvetlerini geri çekilmeye zorlaması gerektiğini söylemiştir.
Düşündüğü ideal hücre en fazla beş kişiden oluşan başka bir merkeze danışmadan
eylem kararı alıp uygulamaya koyabilen bir gruptur. Gizliliğe ve hareketliliğe
büyük önem vermiş, sabit cephe çatışmalarından kaçınılmasını istemiştir.
Guillen aynı zamanda kitle desteğinin sağlanması için politik çalışmaya da önem
verilmesini önermiştir. Şehir terörünün asıl meşhur ve etkili teorisyeni
Brezilyalı Carlos Marighella’dır. Marighella görüşlerini “Şehir Gerillasının El
Kitabı” isimli kitapçığında anlatmıştır. Şehir terörünün sadece teorisiyle
uğraşmakla kalmayan, bizzat uygulamaya da çalışan, hayatının son yıllarını bu
yolda harcayan Marighella’ınm modelinde terör esasına dayanan devrim mücadelesi
sosyal, politik, ekonomik temelleri olan geniş bir zeminde başlamaktadır. Şehir
gerilla faaliyetleri başlıca iki amaca yöneliktir. Birincisi düşmanların fizikî
olarak tasfiyesi; İkincisi yönetime ait silâhların, eşyaların ve “kapitalistler”in,
büyük toprak sahiplerinin, “emperyalistler”in mallarının, eşyalarının gasbıdır;
yani kısaca cinayet ve soygundur. Marighella iki veya üç kişiden oluşan seyyar
gerilla gruplarının oluşturulmasını ve sabotaj, bombalama, suikast, mahkûmların
kaçırılması gibi faaliyet türlerini de tavsiye etmektedir. Ayrıca “sinir
savaşı” adı altında asılsız söylentilerin yayılmasının, yabancı ülke
görevlilerinin kaçırılmasının, Birleşmiş Milletler’in ve Uluslararası Hukuk
Komisyonu ile İnsan Hakları Komisyonu’nun “diktatörlüğün adamları” tarafından
kullanılan şiddet ve terör konusunda haberdar edilmesinin önemine
değinmektedir. Bunlar, tabiatıyla, psikolojik yönü ağır basan faaliyetlerdir.
Zaten Marighella “devrimci savaş”ın “şehir gerilla savaşı”, “psikolojik savaş”
ve “kır gerilla savaşı” biçiminde belirdiğini ve “şehir gerilla savaşı” veya
“psikolojik savaş”ın şehir gerillasına dayandığını söylemektedir.
Marighella’nın modelinde bütün bu eylemleri gerçekleştirecek bir şehir gerilla
hareketi, yani “ateş grubu”, “ateş timi”, üç-dört kişiden oluşan ve en nişancı,
bir makineli tüfeğin en iyi nasıl kullanılacağını bilen kişi tarafından
yönetilen hücrelerden oluşur. Her hücre kendi kararlarını verir ve uygular. Bir
taraftan bu grupların terör eylemlerinin, diğer taraftan yönetimin giderek
artan ve sertleşen tedbirlerinin etkisiyle ülkede doğan siyasi buhran askerî
bir buhrana dönüşür. Nihayet gerilla gruplarına geniş kitlelerin katılmasıyla
ortaya çıkan “halk ordusu” ve rejimin silâhlı kuvvetleri arasında yapılacak
nihâî bir çatışmayla rejime son darbe indirilir ve iktidara geçilir. — İç Terör: Bir devletin millî
hudutları içerisinde cereyan eden ve dış kaynaklı hiç bir terörist örgüt veya
örgütlerce işbirliği yapmadan gerçekleştirilen, başka bir devletin ya da şahsın
menfaatini veya zararını amaçlamayan tedhiş hareketleri. Bu tip tedhişçilikte
teröristin milliyeti bahis konusudur. Ve yine ortaya konan eylemin o
memleketin, toplumun fertlerini ya da mevcut otoriteyi hedef alması gerekir. İç
terörü, bütün yönleriyle sadece belirli bir ülkenin sınırları içinde cereyan
eden, yalnızca o ülkedeki bazı hedeflere yönelen ve söz konusu ülkenin vatandaşları
tarafından gerçekleştirilen terör olarak tasvir edebiliriz. — Uluslararası Terör: Eylemi
gerçekleştiren kişiler, hedefler, para, silâh, eğitim, istihbarat gibi altyapı
kaynakları bakımından doğrudan doğruya veya dolaylı olarak birden çok ülkeyi
ilgilendiren yahut birden çok ülkeyle ilişkili olan teröre uluslararası terör
dememiz gerekir. İç sefer yapan bir (X) ülkesi uçağının (Y) ülkesine
kaçırılması ve teröristlerin yolcuları serbest bırakmak için (Z) ülkesinde
hapis bulunan arkadaşlarının serbest bırakılmasını istemesi, doğrudan doğruya
bu üç ülkeyi ilgilendiren bir uluslararası terör eylemidir. TERÖR
FİİLLERİNDE OLAN GENEL VE ORTAK UNSURLAR: Terör Eylemlerinin Ortak Özelliği: Bir ülkenin
ekonomik, toplumsal, siyasal ve anayasal yapılarını sarsmak ya da yıkmak
amacıyla bilerek ve kasten yapılmış olmasıdır. 1- Kişi ya da kişilere cebir ve şiddet kullanılması
veya cebir ve şiddetin kullanılacağına ilişkin güncel tehdidin bulunması. Bugün
terörden bahsedildiğinde cebir ve şiddet kullanılması veya cebir ve şiddetin
kullanılacağına ilişkin güncel tehdit oluşturan bir örgüt, bir grup akla
gelmektedir. 2- Siyasi bir maksada dayanma: Mevcut siyasi durum
ve varılmak istenen siyasi netice ne olursa olsun, mevcut siyasi yapıyı
değiştirmek veya ortadan kaldırmak için, halka veya halkın belli bir kesimine
sistematik (tedrici) olarak cebir ve şiddet uygulanması veya cebir ve şiddetin
uygulanacağına ilişkin güncel tehdidin bulunması. Siyasi maksada yönelik terörü
diğerlerinden ayıran fiil, cebir ve şiddet fiilinin siyasi maksatla işlenmiş
olmasıdır. 3- Suçsuzluk: Olaylarla herhangi bir ilişkisi
bulunmayan kişilere cebir ve şiddet kullanmak suretiyle zarar verilmesi veya cebir
ve şiddetin kullanılacağına ilişkin güncel tehditte bulunulmasıyla, bu
kişilerin tehlikeye maruz bırakılarak, korkutulması, yıldırılması,
sindirilmesi. 4- Eylemlerde, süreklilik ve sistematik (planlı)
hareket etme: Terör “hesaplı” bir şiddettir. Kişilere kullanılan, cebir ve
şiddet veya buna ilişkin yapılan tehdidin, süreklilik göstermesi ve bunun bir
plan içinde, sistematik (tedrici) olarak yapılmasıdır. 5- Toplumu korkutup sindirme, yıldırma: Kişilere
cebir ve şiddet kullanılması veya cebir ve şiddetin kullanılacağına ilişkin
güncel tehdidin yapılması suretiyle toplumun tümünü ya da bir kısmını korkutma,
sindirme, yıldırmanın olması veya belirtilen fiillerle, toplumun ve dolayısıyla
toplumu yönetenlerin direncini kırmak, kamu düzeninin derinden sarsılması. Terör kavramının unsurları 3’tür. 1- İdeolojik
Unsur: Örgütün siyasi hareket noktasını oluşturur. Örgüt, benimsediği ideoloji
doğrultusunda ilerler, stratejisini buna göre belirler. Terör örgütleri,
“siyasi eğitim” adını verdikleri faaliyetlerle örgütün dayandığı temel
ideolojiyi örgüt mensuplarına benimsetir ve onları örgütün hedefleri
doğrultusunda bilinçlendirir. Siyasi ve ideolojik eğitim de diyebileceğimiz bu
süreçle, örgüt mensuplarının örgüte bağlılıkları sağlanır. 2- Örgüt Unsuru:
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1. maddesinin 1. fıkrasında “terör”
tanımı yer almakta, bu tanım incelendiğinde, terör suçunun örgütle
işlenebileceği, 7. fıkrasında ise, cebir ve şiddet kullanılarak; baskı,
korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemleriyle, 1 inci maddede
belirtilen amaçlara yönelik olarak suç işlemek üzere, terör örgütü kuranlar,
yönetenler ile bu örgüte üye olanların Türk Ceza Kanununun 314 üncü maddesi
hükümlerine göre cezalandırılacağı ifade edilmektedir. Örgüt; organize bir yapı
içerisinde, aynı ideolojiyi benimseyen ve aynı hedefe yönelmiş kişilerden
oluşur. Günümüzde terör örgütleri, çoğunlukla örgüt lideri ile ona bağlı üst
düzey sorumlular ve daha alt düzeydeki bölge, il ve birim sorumlularından
oluşmaktadır. Örgütsel yapılanmada illegal teşkilatlanma ve gizlilik esastır.
Bu aynı zamanda örgütün temel güvenlik ihtiyaçlarına yönelik bir yapılanmadır.
İllegal faaliyet, legal alanda öne çıkan sempatizanların illegal alana
kaydırılmaları ile beslenir. Böylece, operasyonlarla ortaya çıkan kadro
kayıpları, yeni ve deşifre olmamış örgüt mensuplarının illegal kadrolara
aktarılmasıyla giderilmeye çalışılır. 3- Şiddet Unsuru: Terörün en önemli unsurudur.
Terör örgütleri şiddeti, ideolojileri doğrultusunda belirledikleri hedeflere
ulaşmada önemli bir araç olarak görmekte, “silahlı propaganda” adı da verilen
terör eylemlerini, mevcut anayasal düzeni değiştirmek için kaçınılmaz bir
yöntem olarak benimsemektedirler. Terör örgütleri, gerçekleştirdikleri şiddet eylemleri
ile topluma korku salarak, halkta bıkkınlık ve yılgınlık duygusu oluşturup,
vatandaşın devlete olan güvenini sarsmayı ve kaos ortamı yaratmayı, bu suretle
de en azından hükümet politikalarını değiştirmeyi veya etkilemeyi hedeflemektedirler. Lösche’ye Göre Terörörizmin Üç Unsuru: Organize
olmuş bir grup ya da örgütün olması, devlet düzeninin hedef alınması,
sistematik (plân içinde) cebir ve şiddetin veya şiddet tehdidinin bulunması. Köksal Bayraktar’a Göre Terörün Unsurları: Terör
fiillerindeki şiddet hareketlerinin sürekliliği, yani sistematik olarak şiddeti
içeren hareketlerin yapılması unsuru, siyasal unsur, fiillerin dolaylı olarak
toplumda korku, yılgınlık ortaya çıkarma unsuru. TERÖRLE İLGİLİ
BAZI TANIMLAMALAR — Terör Süreci: Şiddet eylemi ya da
tehdidine karşı doğan duygusal tepki ve bunların (şiddet ve ona karşı olan
tepkinin) toplumsal etkileri. (Doğu Ergil) — Terör Örgütü: İki veya daha fazla
kimsenin birinci fıkrada yazılı terör suçunu işlemek amacıyla birleşmesi
halinde bu Kanunda yazılı olan örgüt meydana gelmiş sayılır. (Türk Hukuku; 3713
Sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 1. Maddesi 2. Fıkrası) — Örgüt Mensubu: Bir suç örgütünü kuran,
yöneten, örgüte katılan veya örgüt adına diğerleriyle birlikte veya tek başına
suç işleyen kişi. (Türk Ceza Kanunu 6. Madde (j) Fıkrası) — Terörizmin Amacı: Bir davaya veya
siyasal anlaşmazlığa dikkat çekilmesi. Bu “dikkat çekme”nin, şiddet eylemleri
neticesinde toplumda oluşturulan korku ve dehşet havası ile sağlanması. Siyasal
ve ekonomik isteklerini meşru olmayan yollarla elde etme. İktidarı yıldırmak ve
halkı korkutmayı amaçlama. — Terör Politikası: Bazı oluşumlar
ekonomik ve siyasal çıkar kavgalarını hızlandırmış, böl parçala yönet veya
kendi çıkarlarına zarar veremeyecek azami limitler arasında tut ilkesinden
hareket eden bazı blok veya ülkeler, farklı dini-ırkı-etnik unsurları,
sosyo-ekonomik az gelişmişliği terörizme malzeme olarak sağlamış ve var olar
terör örgütlerine bu şekilde katkıda bulunarak amaçları doğrultusunda
taşeronluk görevi yüklemişlerdir. — Terörün Sebepleri: 1-Ekonomik güçlük ve eşitsizlikler, 2-Eğitim eksikliği veya noksanlığı, 3-Çevrenin kötü tesiri, 4- Hükümetteki zaaf, iktidar yetersizliği, 5-Aile ve okuldaki otorite eksikliği, 6- Dış tesirler. — Terörün Finansal Kaynakları: 1-Dış yardımlar, 2-Uyuşturucu ticareti, 3-İnsan ve diğer kaçakçılık türleri, 4-Haraçlar, 5-Büyük çaplı soygunlar, 6-Zorunlu ve gönüllü bağışlar. Terörizm Çeşitleri: 1- Devlet Terörü 2- Etnik-Milliyetçi Terör 3- Dinsel, Radikal Terör 4- Siber Terör 5- Deniz Haydutluğu ve Korsanlık — Terörün Diğer Eylemlerden Farkı:
Belirli bir toprak parçası içinde durumundan, konumundan, yönetim şeklinden, sistemden
yahut benzeri herhangi bir nedenden dolayı hoşnut olmayan bireylerin (toplumun
belli kesimi) istekleri ve arzuları doğrultusunda “hakkını araması”
hümanist-sosyal devlet anlayışı
bakımından gayet doğal ve mantıklıdır. Lakin bu eylemi gerçekleştirmenin birden
fazla yolu ve metodolojisi vardır. Protestolar, yürüyüşler, sivil toplum
kuruluşları, kampanyalar ve şiddet bunlara örneklerdir. Bu eylemleri yasal ve
yasal olmayan şeklinde ayıracak olursak yasal olmayan kısımda kalacak olan
seçenekleri diğerinden ayıran tek fark şiddete yönelik olması olacaktır. — Terörizmde Şiddet: “Şiddet”
kullanmayı ihtiva eder. Terörizmin özündeki şiddet ceza hukuku ve
kriminolojinin konusu olan şiddetten farklı niteliklere sahiptir. Bu farkları
vurgulamak için literatürde genellikle siyasi şiddet deyimi kullanılır,
şiddetin siyasi niteliği öne çıkarılır. Adi şiddette maksat genel olarak şiddetin
yöneldiği varlığa zarar vermek, onu hasara uğratmak, tahrip veya imha etmektir.
Terörizmde şiddet, şiddet kullananların kişisel menfaatlerinden veya
ihtilâflarından kaynaklanan motivasyonlarından doğmaz. Daha doğrusu kişisel
güdülerin etkisi olsa dahi ideolojik yorumlarla perdelenir. Diğer taraftan
askerî faaliyetteki şiddet unsuru da bazı bakımlardan terörizmdeki şiddetten
farklıdır. Askerî eylemlerde mutlak fiziksel sonuçlar hedeflenir, tesislerin,
silâhların, insanların imhası gibi. Buna karşılık terör faaliyetinde psikolojik
sonuçlar fiziki hedeflerden çok daha önemlidir. Ayrıca askerî faaliyetlerdeki
şiddet geniş kapsamlı, sürekli, bilinen beklenen türdendir. Halbuki terörist
şiddet kesik kesiktir, fasılalarla belirir, savaştakinin tam tersine, bilinmeyen,
beklenmeyen hedefleri vurur. Ayrıca savaşta şiddeti kullanan taraflar belirli
kurallara ve savaş sözleşmelerine uyarken; terörist bütün kuralları ve
sözleşmeleri reddeder. Terörist için kuralları kabul etmek, daha başlangıçta
düşmana teslim olmak demektir. — Terörizmin Teorisi: Bu teoriyi
kavrayabilmek için ilk önce terörizmin bir nihâi amacın aracı olduğu, kendi
başına bir son olmadığı anlaşılmalıdır. Teröristler normal insanın ölçülerine
göre bazen sebepsizce ve anlamsızca insan öldürüyormuş gibi görünebilirler.
Ancak cinayetlerinin kendi açılarından önemli anlamları vardır. Ayrıca birçok
kişiyi öldürmelerine rağmen teorik olarak teröristlerin amacı kitle katliamı
değildir. Teröristler daha çok kitlelerin kendilerini seyretmesini,
dinlemesini, böylece eylemlerinden etkilenmesini isterler. Dolayısıyla
terörizmdeki şiddet rastgele ve akılsız değil, bilinçli ve belirli amaçlara yönelik
hesaplı bir şiddettir. — Marksist Hareketlerde Terörün Yeri:
Terör asıl belirleyici unsur ve taktik değil, yalnızca eylem türlerinden
biridir.
— Terörizmin Amacı: Bir davaya veya
siyasal anlaşmazlığa dikkat çekilmesi. Bu “dikkat çekme” şiddet eylemleri
neticesinde toplumda oluşturulan korku ve dehşet havası ile sağlanır. Kitle
iletişim araçlarının sağladığı imkanlardan da yararlanan terörizm, oluşturduğu
korku ve dehşet ile bir bakıma topluma; “benden yana mısın, değil misin?”,
“benden değilsen düşmanımsın”, “düşmanımsan hedefimsin”, “senin yaşama hakkın
yoktur” şeklinde belirtilebilecek, “taraf olma” çağrısında bulunur. Terörizm,
bu dramatik çağrılarla insanlara tarafsız olma hakkını yasaklar, onların
zihinsel ve duygusal masumiyetini yok eder, şiddet ortamına çeker ve toplumun
şiddet yoluyla siyasallaşmasına, kutuplaşmasına yol açar. Toplumdaki
kutuplaşmalar da zihinsel ve duygusal yönden bölünmüş “çatışan tarafları” ortaya
çıkarır. Çatışan taraflar ise toplumun birlik ve bütünlüğünü bozar, dolayısıyla
terörün amacına hizmet eder. Terörizmin benimsediği bir diğer amaç, kargaşa
oluşturarak toplumun direnme gücünü kırar, yerleşik sosyal ve siyasal düzenin
arkasındaki halk desteğini şiddet yoluyla zayıflatır. Terörizmin bazı güçler
tarafından birtakım siyasi ve ekonomik çıkarlar sağlamanın da aracı olarak
kullanılır. Terörizm, bir siyasi mücadele aracı olmaktan çıkıp, bir ülkenin bir
başka ülkeyi zayıflatmak ve istikrarsızlaştırmak için kullandığı bir dış
politika aracı haline gelir. Öte yandan terörizm, kitlelere yönelik hedef
ayırımı gözetmeyen şiddet eylemleriyle, toplumun güven duygusunu ortadan
kaldırarak, halkın can derdine düşmesini ve olaylara tepkisiz kalmasını
amaçlar. Böylece kitleler terörizme karşı duyarlılıklarını yitirir, terörü
kanıksar ve devletle toplum arasında güven açısından büyük bir uçurumun
oluşturulması umulur. Terörizmin bir başka amacı da; baş eğdirmek, itaat
ettirmektir. Terörizmin bu türü, terörist örgütlerce kendi üyelerine ve
etkilemek istedikleri halk kesitlerine uygulanabilir. Terörist gruplarca
amaçlanan; yandaşlar kadar “seyircilerin” de itirazsız baş eğmeleri, “hedef
kitlenin” emredileni yapmasıdır. Etkilenmesi amaçlanan bireylere ikinci defa
düşünecek zaman ve aksine davranabilecekleri alan bırakılmaz. Amaç, “hedef
kitleyi” yıldırmak, yönlendirmek ve yönetmektir.
Giriş
Tarihi: 14.11.2015 (24985)
|