Utanmak kaderimmiş şerefli tarihimden
Seceremde yapraklar zindanım oldu artık
Bir tasmasız köleyim, çekerim talihimden
Bey olduğum topraklar, zindanım oldu
artık
Çölde ıssız kalmış yol, kimse yürümeyecek
Putların gölgesinde gerçeği kim görecek
Bazan bir gece kuşu, bazan öter bir böcek
Doğuşum gönüllerde zindanım oldu artık
Bir buket hazır çiçek koklanmayı bekliyor
Geceler bakışlarda karanlığı ekliyor
Öfkeye coşan gönül “O Yolcu”ya tekliyor
Nurum karanfillerde zindanım oldu artık
Baharı yok bülbülün, bir siyah bulut âfak
Kumda başım ararken marşımı yazar şafak
Tümsekteki tekerlek, tersine akan ırmak
Yaşanmayan imanım zindanım oldu artık
Bakışlarda bir tipi, kayarsam tutanım yok
Suyumu ısıtmışlar, aşıma katanım yok
Dünyaları kurdum da, ölecek vatanım yok
Reddettiğim ihvanım zindanım oldu artık
Görmedim Sayfalar’ı, diller dinledim,
neler
Sıra sıra kalburlar, bundan geçsen o eler
Omzum üstünde bir yük, ellerde yeme meler
Seher vakti Ayet’im zindanım oldu artık
Battıkça arza doğru, yolum Arş’adır
sandım
Birkaç zalim uydurdu, asırlar boyu kandım
Birgün görünce O’nu, yaşamaya utandım
Çölde vaha Sünnet’im zindanım oldu artık
isyankâr mey sunuyor, unutuldu mu Bedir?
Kartlar, para ve mide, dikenden ipek
sedir
Kapısı ne yanaydı, “Allahu Ekber nedir?”
Mabedde ibadetim zindanım oldu artık
Paralan Hak Yolcusu, inkâr ettin gayeni
Ne ders için bıraktın âtiye hikayeni?
Güneşin üzerine düşürmedin sayeni…
“Cihadda şehadetim zindanım oldu artık”